Yükleniyor, lütfen bekleyiniz.

Modern Dünyada ‘Öteki’ Üzerinden Kendini Değersizleştiren Bir Kaçınma: Ghosting

Modern Dünyada ‘Öteki’ Üzerinden Kendini Değersizleştiren Bir Kaçınma: Ghosting
İlişkilerde bir görünmezlik pelerini olarak ghosting; belirsizlikle başa çıkamamanın ve iletişim sorumluluğunu üstlenememenin modern bir yansımasıdır.

Son dönemde sosyal medyanın hayatımıza en büyük etkilerinden biri, birçok konu hakkında bilgiye ve bu konuları anlatan uzmanlara kolayca ulaşma imkânı sunması oldu. Bu sayede insanlar deneyimlerini geniş kitlelerle paylaşma fırsatı buldu. Bu dönüşümün doğal bir sonucu olarak, bireyler yaşantılarına karşılık gelen kavramları daha kolay keşfetmeye başladı.

İnsanların yaşadıklarına isim verme ihtiyacı, psikoterapinin de temel dinamiklerinden biridir. İnsanın bilinmeyeni söze dökmesi, zihninde hem anlam hem de bütünlük sağlar. Terapide ötekiyle karşılaşmak; yalnızca söyleneni değil, söylenmeyeni de duyan bir başkasıyla karşılaşmak anlamına gelir. Bu bağlamda terapi, zihin dünyamızdaki bilinmezliklerin karşılık bulduğu güvenli bir alan olarak düşünülebilir.

Yaşananlara karşılık gelen kavramlar, bir yandan kişiye deneyimini tanımlama ve anlama kolaylığı sağlarken; diğer yandan, kimi zaman sorumluluktan kaçmanın, eylemsizliği meşrulaştırmanın ve hatta mizah malzemesi haline getirmenin de önünü açabilir. Bu noktada dikkat çeken kavramlardan biri de “ghosting”.

Peki nedir bu ghosting? Türkçede günlük kullanımda “ghostlamak” şeklinde karşımıza çıkan bu kavram, İngilizce “ghost” (hayalet) kelimesinden türemiştir. İlişkilerde bir anda yok olmak, ortadan kaybolmak anlamına gelir. Buradan hareketle, “Bir insan durduk yere neden yokmuş gibi davranır ya da ortadan kaybolur?” diye sorabiliriz. Tam da bu noktada “durduk yere” ifadesini mercek altına almak gerekir.

Karşımızdakiyle sözel iletişim kurmak ister olumlu ister zorlayıcı bir etkileşim olsun bugün yetişkinlikte önemli bir beceri olarak kabul edilmektedir. Ancak herkesin bu beceriyi geliştirme fırsatı ya da duygusal donanımı aynı olmayabilir. Bazı bireyler, karşılaştıkları problemler karşısında kaygı, kararsızlık ya da belirsizlik hissedebilir. Bu duygularla baş etmekte zorlanan kişiler, zaman zaman kendi içlerine çekilmeyi ya da görünmez olmayı bir savunma biçimi olarak seçebilir. Bu görünmezlik pelerini, bazen olumsuz bir durumun ve onun doğuracağı çatışmanın dışında kalma çabasıdır; bazense duygusal yükü taşıyamamanın bir göstergesi.

"Umursamamak" kelimesi, kişiyi hem öznesi hem de nesnesi olduğu durumlar üzerine düşündürebilir, hatta zaman zaman rahatsız edebilir. Ancak burada hatırlanması gereken önemli bir nokta var: Umursamak ya da umursamamak, bireyin kendine verdiği değerle yakından ilişkilidir. Bir başkasıyla ilişki kurma kapasitemiz ve karşımızdakine değer gösterebilme becerimiz, çoğu zaman kendi içsel değer algımızla ve kendimize bakışımızla şekillenir.

İletişimdeki taraflardan biri yukarıda tanımlanan süreçle muhatabını “ghostladığında”, bu durum diğer kişi için anlamlandırılamayan ve zamanla değersizleştirici bir deneyime dönüşebilir.

Elbette iletişimde tarafların her zaman birbirinden memnun olması beklenemez. Ancak bireylerin kendilerini ifade etme becerisi ya da bunu geliştirme çabası, hem kurulan ilişkinin hem de o bireyin kendisine ve karşısındakine verdiği değerin bir yansımasıdır. Belirsizliğe karşı duyulan tahammülsüzlük ya da sözlü iletişimin tetiklediği kaygı, kişisel bir zorluk olabilir; fakat bu durum ilişkisel sorumluluğu sözsüz toplumsal normlara devretmekle karıştırılmamalıdır.

Tüm bu noktaları göz önünde bulundurduğumuzda, ghosting kavramı bağlamında yazıyı şu soruyla bitirmek yerinde olabilir: 

Bir eyleme ya da eylemsizliğe ad koymak, onu meşru kılmaya yeter mi? Bizi onun sorumluluğundan muaf tutar mı?


Yazan: Psikolog Ayşe Selin ZORLU
______________
Alıntı Görsel
Sanatçı: Gonzalo Lebrija 
Eser: Altın Lamento