“Hayatta acı kaçınılmazdır. Öte yandan acı çekmeye devam etmek isteğe bağlıdır.” Dr. Shauna Shapiro (2020)
“Değiştiremeyeceğimiz geçmiş bir olayı unutabilseydik, bu bize biraz iç rahatlığı verebilirdi. En acımasız anları unutmayı seçebilseydik, zaman geçtikçe kendimizi onların acılarından kurtarabilirdik. Ama bize yapılan yanlışlar ısırgan otunun dikenleri gibi hafızamıza saplanıp kalır. Isırgan otunu olduğu yerden çıkarmanın tek yolu, affetme adı verilen cerrahi işlemdir.” Lewis Smedes, Affetme Sanatı
Başkalarıyla -yabancılar, arkadaşlar veya aile- ilişki kurmak, kaçınılmaz olarak insanları, diğer insanlar tarafından gücendirilme veya zarar görme riskine maruz bırakır. Tarih boyunca ve kültürler arasında insanlar bu tür hak ihlallerine karşılık birçok strateji geliştirmişlerdir. İki klasik tepki, unutmaya çalışarak ihlal eden kişiden kaçınma veya bu kişiye aynı şekilde zarar verme fırsatlarını elde etme ve intikam alma arayışıdır. Bu tepkiler yaygındır, ancak bu tepkilerin hem bireyler, hem ilişkiler ve bazen bir bütün olarak toplum için olumsuz sonuçları olabilmektedir. Özellikle de intikam alma arayışı ve bunu davranışa dökmenin döngüsel bir hak ihlalini beraberinde getirmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Çünkü hak ihlalinin mağduru kendisine karşı yapılan yanlışı hak ihlal eden kişinin gördüğünden daha büyük görür. Daha derin olumsuz hislerin sebep olduğu bu durum sonucunda intikam almak istediğinde karşıya kendisinin zarar verilmiş hissettiği ölçüde zarar vermeye çalışır. Bunun sonucunda ilk aşamada hak ihlali yapan kişi yeni döngünün mağduru olur ve o da intikam almayı tercih ederse bir intikam döngüsü ile birey ve toplum olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalır.
Kaçınma ve intikamın döngüsel doğasını kesintiye uğratabilecek mekanizmalardan biri, kendimiz de dâhil olmak üzere, bize yanlış yaptığına inandığımız biri ya da birilerine karşı gerçekten affedilmeyi hak edip etmediklerine bakılmaksızın küskünlük, kırgınlık, kin, öfke gibi duyguları ve intikam düşüncelerini bırakmaya yönelik gönüllü bir içsel süreç olarak tanımlanan affetmektir. Dünya dinlerinin çoğu, binlerce yıldır affetme kavramını dile getirmiştir. Üç büyük tek Tanrılı dinde de insanların Tanrı tarafından bağışlandığı ve bu nedenle affedici olmaları gerektiği öğretisi ortaktır.
Dinlerin öğretilerinden çok sonra bilim dünyasının affetme üzerine gerçekleştirdiği çalışmalar son yıllarda pozitif psikoloji hareketi ile hız kazanmıştır. Araştırmacılara göre affetmek, mazur görmek, haklı bulmak, davranışı aklamak, unutmak ya da inkar etmekten çok daha farklı çaba gerektiren, uzun süren bir süreçtir. Affetme süreci, sizin veya başkalarının acılarını görmezden gelmeyi değil, bunun yerine mutluluğu bulmanın önündeki duygusal engelleri kaldırma kapasitenizi güçlendirmeyi amaçlar.
Affetmek, acının sizi tanımlamasına izin vermeden, çektiğiniz acıyı tanımanızı, iyileşmenizi ve hayatınıza devam etmenizi sağlar. Affeden kişi iç huzura kavuşur ve onu yıpratan öfkeden kurtulur. Gerçek affetmenin suçluya karşı olumlu duygular gerektirip gerektirmediği konusunda bazı tartışmalar olsa da, uzmanlar bunun en azından derinde tutulan olumsuz duygulardan kurtulmayı içerdiği konusunda hemfikirdir. Affetmenin temel adımları olarak suçlu ve olay hakkında daha nesnel bir görüş kazanma, suçluya yönelik olumsuz duyguları azaltma ve potansiyel olarak merhameti artırma, suçluyu daha fazla cezalandırma veya tazminat talep etme hakkından vazgeçme karşımıza çıkmaktadır. Affetmeyi öğrenmek hem zihinsel hem de fiziksel sağlığımız için oldukça önemlidir.
Zihinsel anlamda suçlama ve öfke gibi olumsuz duyguların yoğunluğunu azaltırken olumlu duyguları artırır, fiziksel olarak da kardiyovasküler sağlığımıza fayda sağlar. Ayrıca affetmek, intikam duygularının sebep olduğu mağduriyet döngülerinin hakim olmadığı daha işlevsel bir toplum için gereklidir ve başkalarıyla bağlantı kurma ve hayata karşı daha olumlu, daha mutlu bir bakış açısına sahip olma potansiyelimizi arttırır.
Affetmek tek boyutlu bir eylem değildir. İçerisinde kabul, bakış açısını değiştirme, duygu düzenleme ve radikal sorumluluk becerilerini etkili şekilde kullanmayı içeren bir eylemler birleşimidir.
Kabul
Kabul, yenilgiyi kabul etme veya pes etme değil, yaşananların yaşandığı gerçeğini kabul etmektir. Affetmek için geçmişin yaşanmış olduğunu kabul etmek gerekir. Buradaki temel nokta, yaşananlardan hoşlansanız da hoşlanmasanız da yaşananların yaşandığı ve geri alınamayacağını fark etmektir.
Duygu düzenleme
Duygu düzenleme, yaşananları uyandırdığı olumsuz duyguları bastırmak ya da yok saymak yerine bu duyguların farkına varmak, tanımak, adlandırmak ve duygulara alan açmaktır. Ve duyguları belirli ölçüde yaşadıktan sonra geçen sakinleşme sürecini içerir. İncinme, öfke, keder ve benzeri duyguların farkında olmak affetme süreci için oldukça önemlidir.
Bakış açısını değiştirme
Bakış açısını değiştirme, duygularla ve deneyimlediğiniz olumsuz olayla sürekli burun buruna olduğunuz ruminasyon sürecinden geri adım atmanıza ve düşüncelerinizi, duygularınızı ve bedensel duyumlarınızı gözlemlemenize yardımcı olabilir. Aynı resme aynı yerden bakmaya devam ettikçe farklı yönlerini görmemiz zorlaştığı gibi başımıza gelen olaylara da sürekli olarak bulunduğumuz mağduriyet konumundan öfke, incinmişlik ve benzeri duyguların gözlüğüyle bakmaya devam ettikçe farklı yönlerini ve hikmetlerini görmemiz de zorlaşmaktadır. Farkındalık (mindfullness) uygulamaları, bakış açınızı değiştirmek ve deneyimlerinizin kim olduğunuzu nasıl tanımlamadığını görmek için pratik bir yol sağlayabilmektedir.
Radikal sorumluluk
Radikal sorumluluk, kendinizden sorumlu olmayı; eylemlerinize, hislerinize, düşüncelerinize ve davranışlarınıza sahip çıkmayı gerektirir. Yaşamımızda kontrolümüz dışında gerçekleşen olaylar olduğu gibi her olaydan sonra verdiğimiz tepkiler, davranış biçimlerimiz, kendi duygularımıza yaklaşımlarımız bizim kontrolümüzde olan alanlardır. Deneyimlediğiniz olaya yönelik duygularınızı yaşamak için kendinize izin verdikten sonra olayın “mağdur zihniyeti” ile sizi geleceğinizdeki olumlu olaylardan alıkoymasına izin vermek giderek artan bir mağduriyet zincirini beraber getirebilmektedir. Olaylara her defasında korkuyla tepki vermek, olayın hatırlatıcılarından her fırsatta kaçmak veya olanlar üzerinde herhangi bir gücünüz olduğunu inkâr etmek yerine, bu davranışların temellerinde yatan çözülmemiş duygu ve düşünceleri çözümlemek için gerekirse destek almalı ve tekrarlayan, zararlı davranışlardan kaçınmak için harekete geçmelisiniz. Olumsuz olaylar sonucunda ortaya çıkan ve sürdürülen ve size gittikçe daha çok zarar veren sağlıksız davranışlarınızı – yargılamadan – tanımalı ve sorumluluk almalısınız. Bu dört beceriyi bütünleştirmek, affetmek için bir zemin oluşturur. Affetmek, acı ve ızdırap arasındaki sınırı iyi ve doğru bir şekilde çizebilmeyi sağlar. İnsanlar için acı kaçınılmazdır ancak ızdırap ve acı çekmeye devam etmek belirli bir noktadan sonra tercih halini almaya başlar. Affetmekle kişi mutluluğunun ve iyi oluşunun önündeki engelleri kendi menfaati için teker teker kaldırabilmek için adım atmaktadır. Diğer bir deyişle affetmek geçmişi değiştirmese de geleceği genişletir. Araştırmalar affetmenin genel iyi oluş üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermektedir. Affeden kişilerin olumsuz duygulanımları, depresif belirtilerinde, kaygılı düşüncelerinde azalma olduğu; maneviyatlarında, benlik saygılarında, umutlarında ve stresle başa çıkma becerilerini kullanmalarında artış olduğu gözlemlenmiştir.
Referanslar
Yazan: Psikolog Seyhan Özkul